"Narsisizm" terimi, Ekho adındaki bir perinin umutsuz aşkını reddeden yakışıklı bir Yunan genci Narkissos hakkındaki Yunan mitinden gelmiştir. Bir avcı olan Narkissos bir gün su içmek için nehir kenarında suya doğru eğildiğinde su üzerinde kendi yansımasını görür ve gördüğü yansımaya âşık olur, Ekho'nun sevgisini reddeder. O andan sonra Ekho'nun, büyük ızdıraplar çektiği öne sürülmüştür. Narkissos neredeyse her an, sudaki yansımasına bakmış ve mitolojik verilere göre, en sonunda bir nergis çiçeğine dönüşmüştür (Uçar, 2021).
Narsisizm sözcüğünün dilimizdeki karşılığı da efsanedeki kendine âşık olma durumuna benzer olarak; Türk Dil Kurumu sözlüğünde “özseverlik” olarak verilmiştir (Türk Dil Kurumu Sözlüğü, 2021). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nın en güncel çevirisinde de (DSM-5) narsisizmden temel alan kişilik bozukluğu “Özsever Kişilik Bozukluğu” olarak ifade edilmektedir (Turan, 2022).
Narsizmin en önemli belirtisi, başkalarına duyulan ilginin azalmasıyla “self” (benlik) in abartılı biçimde öne çıkması ve kişinin kendisiyle aşırı meşgul olmasıdır. Benlik saygısı; kişinin kendini yargılama ve değerlendirmesi sonucu ortaya çıkan bir histir ve kişinin kendini gururlu, değerli, gayretli, etkin ve başarılı hissetmesidir.
Narsisistik Kişilik Bozukluğu DSM-5'te aşağıdaki ölçütlerle tanımlanmaktadır: Aşağıdakilerden beşi (ya da çoğu) ile belirli, erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, büyüklenme (düşlemlerde ya da davranışlarda), beğenilme gereksinimi ve empati yapamama ile giden yaygın bir örüntü:
- Büyüklenir (örn. Başarıları ve yeteneklerini abartır; gösterdiği başarılarla oransız bir biçimde, üstün biri olarak görülme beklentisi içindedir).
- Sınırsız başarı, güç, zekâ, güzellik ya da yüce bir sevgi düşlemleriyle uğraşır durur.
- “Özel ve eşi, benzeri bulunmaz biri olduğuna ve ancak özel ya da üstün diğer kişilerce (ya da kurumlarca) anlaşılabileceğine ve ancak onlarla ilişki kurması gerektiğine inanır.
- Çok beğenilmek ister.
- Hak ettiği duygusu içindedir (özellikle kayırılacak bir tedavi göreceğine ya da her ne istiyorsa yapılacağına ilişkin anlamsız beklentiler içinde olma).
- Kendi çıkarları için başkalarını kullanır (kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarından yararlanır).
- Empati yapamaz: Başkalarının duygularını ve gereksinimlerini anlamak istemez.
- Sıklıkla başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır.
- Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş davranışlar ya da tutumlar sergiler (Birliği, 2014).
Narsisistik kişilik özelliğine sahip kişiler, insanların kendisini abartılı şekilde önemsemesini ve hak ettiklerini düşünerek insanların kendilerine karşı aşırı hayranlık duymasını beklemektedir. Bu beklentinin altında hassas bir benlik saygısı mevcuttur.
Güçlü bir görüntü çizen narsisistik kişilik bozukluğuna neyin sebep olduğu konusunda türlü ihtimallerden bahsedilse de kesin sebebi hâlâ tartışmalıdır. Narsistik kişilik bozukluğu ile bağlantılı olabilen durumlar, şu şekilde sıralanabilir: Çevre faktörü ve erken çocukluk deneyimleri ile uyumsuz bir şekilde gelişen süreçlerin sonunda kendine karşı aşırı hayranlık besleme ya da olduğundan daha üst düzeyde eleştiride bulunma ve ebeveyn ya da bakım verenlerin işlevsel olmayan tutumları; genetik - kalıtsal özellikler; nörobiyoloji – beyin, davranış ve düşünme arasındaki ilişkiler.
Narsistik kişilik bozukluğu olan insanlar, eleştiri ve kendilerine yönelik tehdit olarak hissettikleri bir şeyi ele alma konusunda zorluk çekerlerse şunları yapabilir:
- Özel tedavi sunulmadığında sabırsız bir davranımda veya öfkeli olabilir.
- Kişilerarası önemli sorunlara sahip olabilir.
- Bir kimseye değerli olmayan bir gözle bakarak tepki verebilir.
- Duyguları ve davranışları düzenleme konusunda zorluk çeker.
- Tehditle baş etme ve değişime uyumlu olma konusunda temel problemler yaşar.
- Büyük bir kıskançlık hissederler.
- Güvensizlik, utanç, kırgınlık gibi gizli hislere sahiptirler (Uçar, 2021).
Narsisizm konusunda çeşitli teoriler mevcuttur.
Freud narsisizmi, primer ve sekonder narsisizm olarak sınıflandırır. Primer narsisizm, libidonun dış yaşantıdan benliğe yöneltilmesidir ve Freud'un primer narsisizmi çocuğun gelişiminin bir parçasıdır. Zamanla libidinal enerji benlikten uzaklaşarak dış nesneye yönlendirilir. Bu nesne genellikle çocuğun ilk nesnesi olan annedir. Freud bu geçişin beklenilen bir durum ve sağlıklı bir gelişimin göstergesi olduğunu ifade eder. Çocuğun bu geçiş süreci sağlıklı yürütülmezse, anne ile ilişkisi engellenirse ya da anne tarafından çocuğun ayrışmasının önüne geçilirse çocuk dış dünyaya olan güvenini kaybeder ve libidinal enerjisini yeniden güvenli olan iç dünyasına yani benliğe yönlendirir. Bu geri dönüşü Freud ikincil (sekonder) narsisizm olarak ifade etmiştir (Uçar, 2021).
Kernberg, narsisizmin ebeveyn reddi veya terk edilmesinin bir sonucu olarak geliştiğini söylemektedir. Öte yandan Kohut'a göre patolojik narsisizm, reddetme veya kayıtsızlık nedeniyle ebeveynleri idealize edememesinden kaynaklanabileceği kendiliğin gelişimsel bir teorisidir (Kemberg, 1976; 1980; Kohut, 1976).
Bir diğer teori Millon (1981)'un sosyal öğrenme narsisizm teorisidir. Bu görüş, narsisizmin erken dönem öğrenme ortamının sonucu olduğunu ve ebeveyn tutumlarına bağlı olarak geliştiğini öne sürmektedir (Millon, 1981; Akt. Akın, Şahin, & Gülsen, 2015).
Bilişsel terapinin öncülerinden Beck, özgüvenin risk altında olduğu durumlarda kendini aşağılık hissetme ve değersizlik hislerinin ortaya çıktığını ve bu hislerin narsisizmin içeriğinde yer alan temel hislerden olduğunu söylemektedir. Benliğe karşı bir tehlike hissedilmediği zaman ise üstün olma düşüncesi, bu hislere karşı yapılan bir telafi olarak ortaya çıkmaktadır (Beck ve ark., 2004). Bireyler, temel duyguları ile baş etmek için çok özel ve üstün olduklarına inanmakta ve bunlara ilişkin kanıt toplamaya çalışmaktadırlar. Beck'e göre narsisizmdeki bir diğer önemli nokta narsisist bireylerin hissettiği duygu ve düşüncelerdir. Narsisist kimseler hissettikleri üzüntü duygusu ve suçluluk düşüncelerini olumlu imgelerine yönelik bir tehlike olarak algılamaktadır. Narsisist bireylerin dış çevreye karşı yansıttıkları imajları kendileri için çok mühim bir konumdadır; imajları, kendilerine yükledikleri anlamların ve değerlerin onları koruyan bir kalkanı gibidir (Beck ve ark., 2004).
Bilişsel bir bakış açısına sahip olan Young ise şema kuramı perspektifinden narsisistik kişilik bozukluğunu ele almıştır. Bu kurama göre narsisistik kişilik özelliğinde sık rastlanılan şekli ile haklılık, duygusal yoksunluk ve kusurluluk/utanç şemaları görülmektedir. Bu dominant olarak görülen şemaların haricinde ise boyun eğme, yetersiz özdenetim/öz disiplin, sosyal izolasyon, yüksek standartlar, cezalandırma, güvensizlik ve onay arayışçılık gibi şema örüntüleri de görülebilmektedir (Young ve ark., 2003).
Narsisistik kişilik özelliğinde yoğun olarak yaşanılan duygusal olarak yalıtılmışlık hissi, kopuk olma hali, boşluk ve yalnızlık hislerinin bağlantıları erken çocukluk dönemine dek uzanır. O dönemde duygusal ihtiyaçları yeterince karşılanmamış çocuklar, yetişkin olduklarında duygusal yoksunluklarını karşılamak için aşırı telafi biçimlerinde bulunmaktadırlar. Narsisist bireyler, duygusal ihtiyaçlarının giderilmemiş olduğunu fark etmemektedir. Bu ihtiyaçların tamamlanması için başka insanlardan destek beklemek narsisist kişilik özelliğine sahip bireyler için bir nevi zayıflık anlamına gelmektedir. Tüm ihtiyaçlarının karşılanmasının onun için bir hak olduğunu düşünen narsisistik bireyler ihtiyaçları giderilmediğinde agresif ve ısrarcı bir tutumda olabilmektedirler (Young ve ark., 1994).
Narsisistik kişilik bozukluğunda erken çocukluk dönemini karakterize eden dört faktör mevcuttur, narsisizmin çocukluktaki temeli: yalnızlık ve izolasyon, yetersiz sınır alanları, kullanılma ya da manipüle edilme yaşantısı ve koşullu onaylamadır (Young, Klosko, & Weishaar, 2009). Narsisistik kişilik özelliğinin var olduğu kimseler kendilerini belli bir açıdan kusurlu hissetmektedir. Kendilerinde var olan ufak bir noksanlık narsisist bireylerde utanç duygusuna neden olmaktadır. Kendilerine karşı duydukları kusurluluk hisleri nedeniyle insanlar ile duygusal açıdan çok yakınlaşamamaktadırlar. Kusurluluğun telafisi olarak narsisist bireyler eleştirilmeye ve reddedilme olasılığına karşı daha duyarlı, savunmacı ya da öfkeli tepkiler verdikleri görülmektedir (Young ve ark., 1994).
Narsisistik örüntüde olan bireyler hissettikleri kusurluluk ve utanç duygularını telafi etmek için büyüklenmeci örüntüler, güç arzusu, akademik başarı peşinde olma ve kendini ön plana çıkarma davranışları göstermektedir. Aynı zamanda kusurluluk hisleri aktif olan narsisist bireylerin aslında yakın ilişkileri arzuladıklarını ama içlerinde yer alınca kendi benlikleri ile reddedileceklerini düşünerek bu durumda kararsızlık yaşamaları kırılgan narsisizm ile yakından ilişkilidir (Young ve ark., 2003). Bu durum kalıcı ve sürdürülebilir ilişkiler kurma konusunda zorluk yaşamalarına neden olmaktadır.
Narsisizmle ilgili araştırmalar geliştikçe narsisizmin sadece tek faktörden oluşan bir kişilik yapılanması olmadığı, farklı ifade şekillerinin de mevcut olabileceği belirlenmiştir. Birçok araştırmacı ve teorisyen, narsisistik kişilik özelliğinin en az iki alt tipi olduğunu belirtmektedir (Pincus & Roche, 2011; Ronningtam, 2012; Russ ve ark., 2008; South ve ark., 2011). Narsisizmin alt türleri, alt başlıklarla büyüklenmeci (açık) ve kırılgan (örtük) narsisizm olarak anlatılmaktadır.
Büyüklenmeci narsisizm, dışadönüklük, düşük nevrotiklik, üstünlük ve yetki duygularının açık ifadeleri ile karakterizedir. Büyüklükleri nedeniyle, bir şekilde geri kalanın üzerinde olduklarına ve bu nedenle özel muamele görme hakkına sahip olduklarına inanır. Onların görüşüne göre, tüm bireylerin işi, onların ihtiyaçlarını karşılamaktır (Brogaard, 2019). Benliğe ilişkin bakış ve algı, narsisistik kişilik özelliğinin büyüklenmeci alt türüne sahip bireylerde riske girdiğinde narsisist bireyler kendilerini reddedilmiş ve başarısız hissetmekte ve yoğun bir agresyon deneyimi yaşamaktadır (Rodewolt ve Morf, 1998).
Kırılgan narsisizm, içe dönük öz emilimi, yüksek nevrotikliği, nazik eleştirilere bile aşırı duyarlılığı ve sürekli bir güvence ihtiyacını yansıtmaktadır. Craig Malkin'in “Yeniden Düşünme”de belirttiği gibi, savunmasız narsisist “diğer narsisistler kadar diğerlerinden daha iyi olduklarına inanıyorlar, ama eleştiriden öylesine içtenlikle korkuyorlar ki bu durum, onlarda panige dahi sebep oluyor” (Malkin, 2015: 34).
Narsisistik kişilik bozukluğu yaşayan bireyler tedaviye dirençlidir. Bu yüzden tedavi uzun süreli psikoterapi yöntemiyle uzman bir klinik psikolog tarafından ele alınmalıdır. Terapi yöntemlerinde sıklıkla bilişsel davranışçı terapi kullanılmaktadır.